12 Ağustos 2012 Pazar

Medya Karmaşası



Medya Karmaşsasından ve Gereksizliğinden Kurtulmanın Yolları

Dünya çapında sayısız televizyon kanalı, web sitesi, gazete,radyo, telefon uygulamaları, broadcastler bulunmaktadır. İçerisinde sayısız içeriğin bulunduğu, yerine göre sansür uygulandığı binlerce kanal... Şunu kendimize sormalıyız; Medya bize ne kadar gerekli?


Yerine Göre Sansür

''Yerine göre sansür'' uygulaması ile devletler vatandaşlarını istedikleri gibi yönlendirebilmektedirler. Bu şekilde devletin bütünlüğü sağlanmaktadır. Fakat kaş yapayım derken göz çıkarılıyor. İnsanlar ''medya bağımlılığı'' hastalığıyla pençeleşiyor. Dolayısıyla insanlar dilediği gibi özgür olamıyor. Yaratıcı özellikleri medyanın yaratıcılığı ile sınırlı kalıyor. Televizyondan ve diğer medya araçlarından aktarılan değer yargılarıyla yaşayan, televizyona özenen insan toplulukları ortaya çıkmaya başladı. Hatta kendi yaşam stilini ve değer yargılarını benimseyen insanlar tuhaf karşılanmakta. Eğer bilgisayar ve televizyon başında fazladan vakit geçiriyorsanız sizde bir bağımlısınız. Bu bağımlılık aslında içinde bulunduğumuz karmaşanın köleliğidir. Üstelik bilinçaltımızın istemediğimiz telkinlerle ve arzularla dolmasına neden oluyor.


Reklamcıların En Çok Üstünde Durduğu Telkin: Seks

Televizyonların, mecmuaların, internet ve diğer medya sistemlerinin üzerinde durduğu en önemli telkin sekstir. Bunu kimi zaman bir dizi ile kimi zaman etkileyici bir yazıyla veya resimlerle insanlara empoze etmektedirler. Seks insanların uygulaması halinde kendini özgür hissettiği bir olgudur. Sürekli seks yapan insanın kendini özgür hissetmesi devlet tarafından yönetildiği gerçeğinin üstünü örtmektedir. Bu nedenle, kendi çıkarlarına uygun olacak şekilde bizlere bu ihtiyacı gidermemiz için telkinler vermektedir. Bunun sayesinde devlet nufus ve aile planlamasını istediği gibi kontrol edebilmektedir. 


Yerleştirilmek İstenen Asıl Telkin: Tüketim Çılgınlığı

İnsan hayatına paranın girmesinden beri hayatın en önemli şeyi olup çıkmıştır. Çünkü o olmadan hiç bir insan tüketim yapamamaktadır. Dolayısıyla hiçbir ihtiyacını karşılayamamaktadır. Kapitalizm anlayışının benimsendiği devletler, insanlarının sürekli tüketmesini isterler. Tüketimin artması için medyayı "reklam ve tanıtım aracı" olarak kullanırlar. Medya araçları başlangıçta haber ve bilgi verme maksadıyla kurulmuşsa da daha sonra reklamlar aracılığıyla tamamen tüketim üzerine yoğunlaşmıştır. Televizyon, bilgisayar programları ve grafik sistemlerinin de gelişmesiyle reklamcılık sektörünü ileri boyutlara taşımıştır. Bilinçaltının tüketime etkisi öğrenildiğinde reklamcılar bunu çok güzel kullanmış ,film sektörlerinde ve reklamlarda telkin metotlarını kullanarak daha çok tüketmeyi sağlamıştır. İnsanlarla yapılan bir deneyde, insanlara seyrettirilen filmlerin 25. karesinin insan bilinçaltına girebildiği görülmüştür. Reklamcılar çeşitli imgelerle insanlar
ın beynine girebilmişlerdir. Ayrıca ''blackmask'' denilen telkin sistemiyle de duyduğumuz seslerin altına yine bilinçaltımızın duyabileceği frekanslarda telkinler de gönderilmektedir. Bu şekilde beyin kontrolüne kadar gidilmektedir.


Korunmak İçin Neler Yapılabilir?

Telkinlerden korunmak için yapılacak en önemli şeylerden biri televizyonlardan, bilgisayarlardan ve diğer iletişim araçlarından gerekmediği zamanlarda uzak durmak gerekir. Özellikle bilgisayar ve televizyon insana gereken ve gerekmeyen şeylerin karmaşasından oluşmaktadır. Gerekmedikçe televizyon izlemeyin.


Reklamları Fazla İzlemeyin, Çocuklarınıza da izletmeyin

Reklamlar yukarıda da anlattığımız gibi önemli bir telkin aracıdır. Reklamları az izlediğinizde ya da hiç izlemediğinizde kendinizde marka takıntısı ve alışveriş hastalığının azaldığını göreceksiniz. Çocuğunuz da tüketim ve seks ile ilgili bilinçaltı telkinlerinden uzak durmuş olur.


Çocuklarınıza Yeni Uğraşlar ve Hobiler Kazandırın.

Televizyon herşey değildir. Bir çok psikolog, çocuk ve aile gelişimi uzmanları televizyonun bir "aptal kutusu (boob tube)" olduğunu düşünmektedirler. Çocuklarımız hayattaki herşeyi kaydeden teyipler gibidirler. Televizyonda gördüğü bir çok meşgul edici unsur onların beyninde boşuna yer kaplamakta ve beyin gerekli bilgi depolama yerine gereksiz bilgi yığınıyla karşılaşmaktadır. Ayrıca övündüğümüz limitsiz hayal güçleri televizyon veya bilgisayarda gördükleri kalıplarla sınırlı kalmaktadır. Çocuğun günlük dışarı çıkma saatleri azaldıkça gerçeklikten uzak kalmakta, hayatın sadece baktığı dikdörtgen ekran ve içinde yaşadığı oda olduğunu düşünmeye başlamaktadır. 


Ailelerin Yaptığı En Büyük Hata 

Bir çok aile çocuklarını ehlileştirmek ve hareketliliğini azaltmak, onların tabiriyle uslu bir çocuk olmasını sağlamak için onları televizyonun ya da bilgisayarın başına oturtmaktadır. Halbuki bu bilinçsizce yapılan çok büyük bir hatadır. Çocuklarımızla vakit geçirmeli ve onların sevdikleri uğraşları bulmalıyız. Bu da onlarla yakından ilgili olmak ve çocuğunuzun neyi sevip sevmediğini deneyerek öğrenmekten geçer. Bazı uzmanlar daha bebekken bu yeteneklerin ortaya çıktığını savunmaktadırlar. Mesela bebeğinizin önüne futbol topu, oyuncak org, kalem vb. şeyleri koyduğunuzu düşünelim. Çocuğunuz neyi seçtiyse ileride onun üzerine yaptığı çalışmalarda daha başarılı olmaktadır. Oyuncak orgu seçtiğini farz edelim. İleride büyük bir piyanist ya da konservatuvar mezunu iyi bir müzisyen olabilir. Bunu deneyen insanların geneli başırlı olmuştur.

Siz de bilinçli davranarak çocuğunuzu ve kendinizi televizyonun kötü alışkanlık ve telkinlerinden uzak tutabilir ve hayal gücünün körelmesini önleyebilirsiniz. Bu yazıdakiler eğer aklınıza yatkın geliyor ise, bu yazıyı başkaları ile de paylaşın.  


2 Ağustos 2012 Perşembe

Arkadaşlığa Dair (About the Friendship)



Arkadaşlığa Dair

Hiç düşündünüz mü "gerçek arkadaşınız var mı"? Derdinizi paylaşabileceğiniz ve sizin için her zorluğa katlanabilecek birisi? Birden fazla mı? Yanlışınız var...

Kafanızı arkaya yaslayın ve düşünün. Şehir dışına gitmek zorundasınız ve araba lazım oldu. Kimi arayacaksınız? Arkadaş dediğiniz insanları gözden geçirin. Ve onlara '' Arkadaşım,beni arabayla ''A'' şehrine götürmen gerek.'' dediğinizi hayal edin.Cevapları düşünce süzgecinizden geçirin.... Sizi götüremeyecek olanları eleyin.

Kimler Kaldı?
Süzgeçten geçen kişilere bakın.Eğer hiç kimse yoksa arta kalan, süzgeçte kalan kişilerle arkadaşlık ilişkilerinizi gözden geçirmeli ve gerekli mesafeyi koymalısınız. Eğer süzgeçten geçebilen birileri varsa(Muhtemelen bir kişidir. Birden fazla kişi varsa kendinizi şanslı hissedebilirsiniz.) onlara sahip çıkın ve onları asla yolda bırakmayın. Çünkü,onlar kötü gününüzde yanınızda olacaktır.












Söğüt Ağacı



Söğüt Ağacı

Bloğumun ilk yazısına söğüt ağacıyla başlamak istiyorum.(Herhangi bir özel nedeni yok)

İşten yeni çıkmış ve söğüt ağacının birinin dibinde oturuyordum. Dalının biri yerdeydi. Aldım elime ve dalın kabuklarını soymaya başladım. Söğüt ağacının öz suyunun kokusu burnuma geldiğinde düşüncelerimi değiştirdiğini hissettim. Beni bahçelerde ve sokaklarda oynadığımız oyunlara, yaptığımız pikniklere götürdü. Söğüt ağacı ve Söğüt özünün kokusunu anahtar kelime olarak baz alan düşünce sistemimin beni aspirine kadar götürdüğünü gördüm. Bir çok devaya birebir olduğu için kabuklarından ve yapraklarından ağrı kesici üretilirmiş teknolojinin gelişmediği çağlarda. Organik kimya hayatımıza girdikten sonra Bayer firması yaprakları toz haline getirmiş ve sonra tablet haline getirilmiş. Bunların hepsi en fazla 5 saniyelik bir süre içinde aklıma geldi ve geçti. İçimde söğüt ağacına karşı bir sıcaklık hissettim. Sanki her derde devaymış gibi....